uslu yadigar: bu ayette de bildirildiği gibi herşey, hatta henüz yaratılmamış olan 'gökler ve yer' bile, tek bir noktadayken büyük patlama ile yaratılmış ve birbirlerinden ayrılarak evrenin bugünkü şeklini meydana getirmişlerdir. Ayetin ifadelerini Big Bang teorisi ile karşılaştırırsak tam bir uyum içinde olduğunu görürüz

uslu yadigar: Ancak bilimin, Big Bang teorisi adı altında ortaya koyduğu bu gerçek, bundan 14 asır önce, insanların evren hakkındaki bilgilerinin son derece kısıtlı olduğu bir dönemde Kuran'da şöye bildiriliyordu: O küfre sapanlar görmüyorlarmı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişikken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi,30)

uslu yadigar: Evren, sıfır hacme sahip bu noktanın patlamasıyla ortaya çıkmıştı. Evrenin başlangıcı olan bu büyük patlamaya ingilizce karşılığı olan 'Big Bang' ismi verilir ve bu teori aynı ismiyle anılmaya başlar.Şu durumda herşey böylesine açıkken şu sonuca varabilir miyim:Evren de yoktan var olmuştur diğer bir deyişle yaratılmıştır.

uslu yadigar: İşte daha sonra Hubble'in gözlemleriyle evrenin genişlediği kesinlik kazanmış oldu. Evren genişlediğine göre, zaman içinde geriye doğru gidildiğinde evrenin tek bir noktadan başladığı ortaya çıkıyordu. Yapılan hesaplamalar bize şunu gösterir: Evrenin tüm maddesini içinde barındıran bu 'tek nokta'nın, 'sıfır hacme' ve 'sonsuz yoğunluğa' sahip olması gerektiğini.

uslu yadigar: Aslında bu gerçek daha önceden de teorik olarak keşfedilmiş. Bakın, Albert Eınstain teorik fizik alanında yaptığı hesaplamalarla evrenin durağan olamayacağı sonucuna varmış, fakat o devrin genel kabul gören durağan evren modeliyle ters düşmemek için bu buluşunu bir kenara bırakmış, bu davranışını daha sonra 'kariyerinin en büyük hatası' olarak adlandırmıştır.

uslu yadigar: Hubble'ın gözlemleri sırasında ise yıldızların ışıklarında kızıla doğru bir kayma fark edilmişti. Yani yıldızlar bizden sürekli olarak uzaklaşmaktaydılar. Hubble, çok geçmeden çok önemli bir şeyi daha keşfeder: Yıldızlar ve galaksiler sadece bizden değil, birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Herşeyin birbirinden uzaklaştığı bir evren karşısında varılabilecek tek sonuç evrenin her an 'genişlemekte' olduğuydu

uslu yadigar: Edwin Hubble, 1929 yılında, kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken, yıldızların, uzaklıklarına bağlı olarak kızıl renge doğru yaklaşan bir ışık yaydıklarını saptar. Bu buluş bilim dünyasında büyük bir yankı uyandırır. Çünkü bilinen fizik kurallarına göre, gözlemin yapıldığı noktaya doğru hareket eden ışıkların tayfı mor yöne doğru, gözlemin yapıldığı noktadan uzaklaşan ışıkların tayfı da kızıl yöne doğru kayar.

uyukucu: kesin olduğunu nerden biliyorsun?