pırıl_pırıl: Kur'an'ın sadece arapça okunduğu Türkçe mealinin okunmadığı düşüncesine inanmak artık biraz eskidi diye düşünüyorum. Zira annelerimiz bile artık ikisi beraber okuyorlar ki yeni nesil herşeyin gerekçesini okuyarak inanıyor (inanmak isteyen). Fakat anneannelerimiz dönemine gidersek, latin alfabesini bilmezdi anneannem. Belki anlayabileceği dilden bir meal yazılsaydı okurdu. Bu da devletin eksiği, insanlar neyi biliyorsa kaynaklar o şekilde üretilmeli idi.

drosophila: la bir yol tutturulamaz.

drosophila: m o ki, her dusunceye yer verilsin. Dinini ogrenmek istiyorsa buna kimse mani olmamali ve hatta kendi dininin propagandasini da yapabilmeli. Ama karsit dusunceye de yer verilmeli. Ben buna inaniyorum diyorsan o da ben buna inaniyorum diyebilmeli ya da senin inandigina inanmiyorum diyebilmeli. Iste o zaman esitlikten , demokrasiden bahsedebiliriz. Birakalim insanlar esit kosullarda dusunceleri, inanclari tartsin, degerlendirsin. Hangisi dogru yolsa zaten insanlar o yolu takip eder. Yoksa dayatmay

drosophila: Almanya orneginden gidersek, demeliyim ki, orasi daha ozgur bir toplum oldugundan her dusunceden insana rastlamak mumkun. % 30'unun herhangi bir dine inanmadigi bir ulkeden bahsediyoruz. Kisinin kendi dininin propagandasini yaptigi ama ayni zamanda karsi propagandaya da yer verilen bir ulkeden bahsediyoruz. Insanlar farkliliklarla yasamayi kabullenmis (her ne kadar kimi Almanlar rahatsiz olsa da bundan). Bu arada orada 19 yy.dan beri kiliselerde Incil Almanca okunur (kendi dillerinde!). Diyecegi