Ugugug: Nasipse Pazartesi günü bir daha uğrayacağım meclise.

Ugugug: iye sordu. Ben de bir açıklama yaptım ama, neydi acaba, hatırlamıyorum.

Ugugug: Gittim ama mesai saati değilmiş, bugün de başbakanın programı varmış. Ama rüyamda DSeniz Baykal'la görüştüm. Bir odada yalnızdım, Baykal geldi, ben çıktın. Neden gidiyorsun d

fisun: Bizim en büyük hatamız, halk olarak sadece kendi desteklediğimiz partiye sahip çıkmak zaten. Halk olarak demokratik haklarımızı meydanlara çıkıp korumalı, protesto etmeliyiz. Bu iktidara karşı ya da iktidar yanlısı olarak değerlendirilmemeli. Yanlış kim tarafından yapılırsa yapılsın, halkın tek vücut olup karşı çıkması, haklarını koruması. İşte bizim yapamadığımız bu! Meclise birlikte gidelim o halde, ne dersin:)))

Ugugug: Evet, yanlış ne yapıyorsak istikrar adına. Dokunulmazlıkların varlığını savunmamın sebebi de istikrar. Belki seçim sonuçlarının analizi de istikrar. Bu iş böyle olmayacak, ben meclise gidiyorum. Bu adamlarla konuşmam gerek.

fisun: Bu düşünce çok yanlış, Muhalefet görevini tabi ki yapacak. Nasıl olsa geçmeyecek deyip yerlerinde oturacak halleri yok. Demokratik sistem tabi ki işleyecek, siz istemiyorsunuz ya da, olmayacak nasıl olsa deyip kenara çekilsinler, beklesinler. Yok böyle bir şey. Ülkede istikrar adına her türlü illegal olay onaylanmaya başlandı. Esas tehlike işte budur!

Ugugug: Ayrıca madem herkes böyle bir yasa taslağının geçmeyeceğini biliyor, bu yasa taslağını gündeme getirenler, ülkede gerginlik çıkarmayı amaçlıyor ve gündemimizi boşuna meşgul ediyor. Her zaman söylerim, imkansız işlerin peşinden koşmak, hiçbir şey yapmamaktan daha kötüdür. Durdukları yerde dursalar, hiç olmazsa amaçsız tartışmalardan başımız ağrımayacak.

Ugugug: İkisi arasında bir seçim yapmaya zorlanıyoruz. Belki bir gün tümüyle dürüst bir meclisimiz olur, ama o gün dokunulmazlığımız olmazsa, çıkarları ters düşenler bize bunu da fazla yaşatmazlar. Bu anlayışla, daha güzeli bu kafayla, biz dokunulmamazsızlık olsa öyle bir kullanılırız ki, yasayı destekleyenler bile neye uğradığını şaşırır, nasibini alır.

fisun: Dokunulmazlığın kalkmayacağını zaten herkes çok iyi biliyor. Endişelenmen için sebep yok yani. Daha çok dolandırsınlar, daha çok soysunlar. Bütün bunlar, senin endişelerinden daha vahim değil nasıl olsa . Boşverelim gitsin.....

Ugugug: Sonra da 20 yıl geriye gideriz, siz de çocuklarınıza bunu desteklediğiniz için nasıl hesap verirsiniz ileride bilmem. Ben böyle inanıyorum, böyle düşünüyorum.

Ugugug: Herhangi bir medeni ülkede olsa, dokunulmazlıkların kaldırılması sorun olmaz. Çünkü yalnızca gerçekten dava açılması gerekenlere dava açılır. Ama ülkemize baktığımda, dokunulmazlığın kaldırılması için yırtınan o kadar çok çevre varkı, tahmin ediyorum, bugün dokunulmazlıklar kalksa, yarın hemen atlarlar ve bir gün içinde onlarca dava açılır. Ondan sonra kaosun içinden çıkabilirseniz çıkın. Askeri darbe gördük, sivil darbe gördük, bu da adlî darbe olur artık.

Ugugug: Ayrıca böyle bir durumda ekonomimizin hâli ne olur? Ve bunların hesabını kim verir. Destekçiler olarak hesabını biz veririz diyorsanız, sizin bileceğiniz iş. Ben bundan korkuyorum, yoksa kim dolandırıcılar tarafından yönetilmek ister.

Ugugug: Şimdi sizleri biraz daha ayrıntılı ve önyargısız düşünmeye davet ediyorum. Ülkemizde bu şartlar altında dokunulmazlık kaldırılsa, suçlu veya suçsuz, iktidarda kim olursa olsun, başbakana ve bakanlar kuruluna onlarca dava açan çıkmaz mı? O bakanlar sorumlu oldukları işlerle mi ilgilensin, davalar la mı uğraşsın. Ya da diyelim ki dava sonucunda yurtdışından diplomat karşılanacağı gün, başbakan suçlu bulundu, örneğin ev hapsi verildi. Bütün dünyaya rezil olmaz mıyız?

Ugugug: Seçimlerde beklenmedik bir sonuç çıktı. Sonra 11. Cumhurbaşkanı meclisçe seçildi, referandum havada kaldı. Belirlenmiş olan referandumun üzerine sınırlarda oylama başladıktan sonra ayrıca yama yapıldı, milletin kafası iyice karıştı. Hatta, 11. Cumhurbaşkanının görev süresinin 7 yıl mı 5 yıl mı olduğu, 5 yıl daha seçilip seçilemeyeceği konusu hâlâ da tartışmalı. Vakti gelince o da krize sebep olacak. Bütün bu saçmalıklar ekonomiye de zarar verdi. Herkes suçlu olsa da esas sorun deliği kullanmakta

Ugugug: Öncelikle delik bulunur bulunmaz, şans denendi, Anayasa Mahkemesi'ne gidildi. Talep kabul edilince, ANAP ve DYP tarihi kararı verip, meclise girmediler. Cumhurbaşkanlığı seçimi düştü, erken seçime gidildi. Ortalık karışıkken, bu süre zarfında bir de meclisten referandum geçti. Seçim masrafı birken 2'ye katlandı. Cumhurbaşkanlığına kimin vekalet edeceği bile tartışma konusu oldu. Türkiye 2 ay deyim yerindeyse fetret dönemi yaşadı. Anlaşılan bu olanlardan halk da hoşlanmadı.

Ugugug: Bundan 6 ay öncesini hatırlayalım. Komisyondakilerin açıkladıkları gibi, 25 yıl önce dalgınlıklarının bir eseri olmaktan başka bir anlam taşımayan ve çok önemsiz gibi görünen 367 deliği bu ülkenin başına neler açtı, bunu hepimiz gördük. İsterseniz kısaca hatırlayalım.

Ugugug: Bu ülkede milletvekili denildiğinde davadan kaçmak için seçilmiş adamlar akla gelmesin, yargıya en az orduya güven duyulduğu kadar güvenilebilsin, milletvekillerinin herhangi bir vatandaştan hukuki ayrıcalığı bulunmasın, haksızlığa uğrayan herkes, herkesi dava edebilsin, ülkeyi dolandıranlar başımıza yönetici kesilmesin. Bu benim de desteklediğim bir meclis tasviri. Ancak günümüz şartlarına bakınca, son derece ütopik duruyor. Dokunulmazlıkların kaldırılması, şu haliyle halka zarar verir.

Ugugug: Burada bir kavram kargaşası olmuş. O bahsettikleriniz dokunulmazlığın kaldırılmasına karşı olanlar değil bence, AKP'li milletvekilleri. Dokunulmazlığın kaldırılmasına karşı olanların içinde küçük ve önemsiz bir insan topluluğu.

fisun: Sen milletvekili misin ki? benim öyle sorunlarım yok ama karşı çıkıyorum diyorsun. Sakıncası nedir, dürüst olan birey neden yargıdan korksun ki?Yargı bağımsızlığı deme sakın! Zira şu anda yargıyı daha da siyasalllaştırmak için yasa değişikliği gündemde biliyorsun. Peki hem dokunulmazlığa karşı olup, hem yargıyı siyasallaştırmayı ve müdahaleyi kolaylaştırmayı isteyen kim! yine dokunulmazlığa karşı olanlar. Sence burada büyük bir çelişki yok mu?

Ugugug: Benim uzaktan yakından öyle bir sorunum yok ama karşı çıkıyorum. Tabii ki son derece geçerli gerekçelerim var.